|
| Yazar | Mesaj |
---|
| | | | | Konu: Geri: come with me Cuma Tem. 03, 2020 5:25 pm | |
| - Onu uykusundan uyandıran güneş ışıklarının yüzüne vurmasıydı. Gözlerini aralamadan örtüyü başına çekti ve kedi gibi gerindi karanlıkta. Ayaklarına değen kumaşı hissedince hızla doğruldu yerinden. Neden bacakları vardı? Etrafına bakınırken yabancı bir odada olduğunu gördü. Uyku sersemliğinin arasından sıyrılan anıları zihnine dolunca buraya ne zaman geldiğini hatırladı. Tabi bir de ne şekilde... James onu en son sırtlamıştı ve Daniel bir çok şaşkın gözün arasından tepetaklak geçmişti. Bütün Merlinsville kendisini tanımıyor olsa da sanatla ilgilenen insanlar için popüler biri sayılırdı. Dün geceden sonra daha da popüler olduğundan emindi. Kim Majevski ailesinin küçük oğlunu baş aşağı taşındığını konuşmazdı ki? Bununla da ilgilenmesi gerekecekti. İç geçirdi. Yatağın kenarından sarkıttı bacaklarını yüzünü ovuştururken. Hala vücudu hafifçe ağrıyor olsa da iyi hissediyordu. Gerindi yeniden ve odada gezdirdi gözlerini. Tüm bu zevksiz eşyaları nasıl bir araya getirdiklerini merak etti. Açlık yüzünden midesi delinmiş gibi hissediyordu, bu yüzden yavaşça yerinden doğrulup kenarda, çirkin sandalyenin üzerindeki yan taraflarında birer beyaz çizgi olan siyah iç çamaşırını giydi. Sonrasında duraksadı. Neden çıplaktı? En son hatırladığı şey büyük bir gürültüyle bu eve geldikleriydi. Daniel çok yorgun olduğu için James'in krem sürmek için yardım etme isteğine çok direnememişti. Tekrar birlikte olmuşlar mıydı? Emin değildi. Kendisini okşayan parmakların altında uyuduğunu bile farketmemişti. Üzerinde 'sinner' yazan kapüşonluyu başından geçirdi. İstemsizce dönüşüm geçirebildiği için yanında bolca yedek kıyafet bulunduruyordu. Siyah sweatshirt neredeyse çamaşırıyla aynı uzunlukta olduğu için altına bir şey giymiyormuş gibiydi. Umursamadan dağınık saçlarının üzerine şapkasını da örttü. Bu sırada gözü yataktaki hareketliliğe ilişti. James yanında gayet rahat bir şekilde uyuyordu. Onun yanına gidip örtüyü hızla çekti ve yere yuvarlanmasına neden oldu. "Konuşmalıyız." Sonra da arkasını dönüp odadan çıktı. İlk işi mutfağa gitmek olmuştu. Neyseki koridora çıkınca evi hatırlayabilmişti. Kendisine bir bardak su koyup hızlıca içti. Rahatlamıştı. Sonrasında yiyecek bir şeyler bakındı etrafta ama yemek için uygun bulabildiği tek şey bir kaç meyve olmuştu. Tezgahın yanına yaklaşıp tek ayağından güç alıp zıpladı ve kibarca oturdu. Bacaklarını aşağı sarkıtırken bir yandan da sallıyordu. Ağzına üzümleri ikişer ikişer atmaya başladı. Dün akşam yemek yemeden uyuyakaldığı için gerçekten de açlıktan ölebilirdi. Suratında asık bir ifadeyle James'i beklemeye koyuldu.
528b8b
|
| | | | Konu: Geri: come with me Cuma Tem. 03, 2020 9:03 pm | |
| En son ne zaman böyle huzurlu bir uyku çekmişti? Sanırım her şeyi sorgulamaya başlamadan önceydi. Peder'in eğitiminden önce. Aslında, o zaman bile bu kadar huzurlu uyuduğunu hatırlamıyordu. Sanırım kilisede yankılanan acı dolu çığlıklar asla uyutmamıştı James'i. Ama şimdi, hiç biri yoktu. Ne çığlık, ne istemsiz de olsa hayatı sorgulamanın verdiği uykusuzluk. Hepsi gitmişti. Sadece kollarındaki çocuk, ve onun denizdeki kum gibi sıcak, okyanus havası gibi ferah kokusu vardı. Ve uyumadan önce dudaklarının hissi. Ama bu huzur, James güm diye yere düşünce aniden kesilmişti. Adam uyku sersemi doğrulup baktı etrafına. Ne olduğunu idrak edememişti hala. Düşmüş müydü yataktan? Yorgan neredeydi peki? Uyku sersemi baktı etrafına adam. Hala alışamamıştı kız kardeşi ile yaşamaya, o yüzden kendi odasını bile tanımamıştı. Gerçi odası sayılmazdı. Fazladan rastgele bir odaydı normalde depo olarak kullanılan. Eski mobilyalar, kıyafetler, hatta Rachel'ın eski yatağı vardı odada birkaç ıvır zıvırla birlikte. Şimdilik böyle idare ediyorlardı işte. Daniel'ın "Konuşmalıyız." diyen sesi ama James'i uykulu düşüncelerinden sıyırmıştı. James çocuğa dönüp baktığında az çok ne olduğunu anlamıştı. Daniel elindeki yorganı atıp çıkmıştı odadan. James uykulu bile olsa da arkası dönük çocuğun kalçalarına bakmayı ihmal etmemişti. Hala kızarık mı diye bakmıştı! Yemin ederim başka bir amacı yok adamın! Ve Daniel'ın kalçalarına bakmasının, lastiği bolarmış eski boxerindaki şişlikle de alakası yoktu bir kere! James iç geçirip uykulu uykulu kalktı yataktan, "Sana da günaydın yavrum" diye çocuğun arkasından homurdanıp kalktı ayağa. Esneyerek başını kaşıdı, uykulu uykulu, ayaklarını sürüyerek çıktı odadan. Önce lavaboya gitti James işini halletmeye. Bir 15 dakika kadar sonra çıkmıştı lavabodan. Elini yüzünü yıkamış ve iç çamaşırındaki küçük sabah olayını halletmişti. Mutfağa girip Daniel'ı tezgahın üstüne öyle tünemiş görünce gülümsedi. O manzara o kadar hoşuna gitmişti ki. Ama niye hoşuna gitmişti? Niye kalbine huzur dolmuştu öyle? Daniel'a yaklaştı gülümseyerek, çocuğu hafif kendine çekip nazikçe öptü boynunu "Selam" diye fısıldayarak. Daniel'ın bacaklarını okşayan eli yavaş yavaş yukarı kayıyordu. "Çikolata mı yaban mersini mi?" diye sordu elleri çocuğun kapişonlusunun altından belinde dururken. "Yoksa her ikisinden de mi?"#CD5C5C
|
| | | | Konu: Geri: come with me C.tesi Tem. 04, 2020 2:04 pm | |
| Üzümleri neredeyse çiğnemeden yutuyordu. Açlığını biraz olsun bastırabildiği için rahatlamıştı. Bu sırada James mutfağa girdi. Daniel gözleriyle onu takip ediyordu meyve yerken. Yorganı çekip onu düşürdüğü için kızgın olmasını bekliyordu fakat genç adam ona yaklaşıp kucakladığında şaşırdı. Sanki sevgililermiş gibi boynunu öpüp okşamaya başladı James. Kaşlarını çatıp kararsız bir şekilde ona bakmıştı Daniel. "Çikolata mı yabanmersini mi?" Belindeki parmakları hissedince iç geçirdi. "Yoksa her ikisinden de mi?" Neden bahsettiği hakkında bir fikri yoktu. Umursamıyordu da. Bacaklarını onun beline dolayıp iyice kendisine çekti. Vücudunu onunkine yaslarken öpecek gibi dudaklarına uzandı. Sonra da suratına yumruğu patlattı. Tek ayağını geri çekip onun göğsüne koyup ittirdi. Darbenin etkisiyle geri sendeleyen James'e baktı. "Sen bizim sevgili olduğumuzu filan mı zannediyorsun?" Ona yumruk atacağını söylemişti sonuçta. Aldığı intikamla keyfi yerine geldi. Sonra da yanındaki kasede kalan üzümleri ona fırlattı teker teker. "Senin yüzünden başım belaya girmişken hiç bir şey olmamış gibi rahatsın." Bunları söylerken üzümlerin bittiğini farketti. Meyve tabağına uzandı başka bir şey fırlatmak için. Eline geçenin muz olduğunu havaya kaldırınca farketti. Onu atmak yerine soyup ısırdı. Fakat ısırdığı yerin biraz içerisinden kopunca hepsini ağzına almak zorunda kaldı. James'e bakıp zaman istediğini gösterircesine elini havaya kaldırdı. Ağzındakileri çiğnerken ayaklarını sallamaya devam etti. Sonunda yutmayı başardığında tekrar konuştu. "Bana Mylene'nin yeteneğini bastırmak için iksir yapmalısın." James söylememiş olsa da büyücü olduğunu tahmin ediyordu. Değilse de artık kendisine başka birini arayacaktı. Muzdan bir ısırık daha aldı.
En son Daniel Majevski tarafından Paz Tem. 05, 2020 6:38 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | | Konu: Geri: come with me C.tesi Tem. 04, 2020 4:33 pm | |
| Jameson, çocuğun ince, pürüzsüz, sütun gibi bacaklarını belinde hissedince hoşuna gitmişti. Hele hele çocuk James'i kendine çekince gülümsemeden duramamıştı. Daniel öpmeye hazır yaklaşırken, James çocuğun belini okşayarak yaklaştı, kapadı gözlerini. Ama o dudaklar yerine beynini sarsan bir yumrukla buluşmuştu. Ne olduğunu anlayamadan da karnına gelen darbe ile geriye sendelemişti. Fena sol kroşe çakmıştı Daniel.
Daniel'ın "Sen bizim sevgili olduğumuzu filan mı zannediyorsun?" dediğini duydu James, ama hala beyni sallandığından gözlerini açamıyordu. Tutundu yanındaki sandalyeye. Sonra pıt pıt kafasına ya da vücuduna çarpan şeyler hissetti. Başının dönmesi geçtiğinde baktı Daniel'a. "Senin yüzünden başım belaya girmişken hiç bir şey olmamış gibi rahatsın." demişti meyve tabağında üzüm ararken. Ama sonra eline gelen muzu fırlatmak yerine soyup yemeye girişmişti. Kasten mi öyle derin ısırmıştı? Hele hele öyle gözlerinin içine bakarken? Çünkü etkilenmişti. Az buz bir parça değildi çünkü ağzına aldığı. O kadar ki Daniel zorlanmıştı lokmasını yutmakta. Sonunda yuttuğundaysa "Bana Mylene'nin yeteneğini bastırmak için iksir yapmalısın." diye lök diye konuya girdi.
James iç geçirdi. Sabah bile insancıl olamıyordu değil mi? Gerçi bu hırçın tavırlarına giderek ısındığını itiraf etmeliydi. Daniel kedi gibiydi James'in gözünde. Hırçın, asabi, şımarık.
Neyse ki James kedileri severdi.
Adam yaklaştı, Daniel'ın beline attı elini. Ne yapabilirdi, çekemiyordu ellerini çocuğun üstünden. Çocuğu kendine çekerek muzu tutan elini aldı, ve muzun kalanını attı ağzına tek lokmada, dudakları ile kabuğu geriye iterek. Elinde boş kabukla kalan Daniel'a gülümseyip göz kırptı, "Bırak kahvaltıya da biraz kalsın" diye gülerek hemen başlarının üstündeki dolaptan bir kase çıkardı, Daniel'ı tezgahtan indirip kabı çocuğun oturduğu yere koydu. Sonra çekmeceden bir çatal aldı, ve muzları soyup, kaba koymaya başladı.
"Şu dolaptan unu getirir misin bebeğim?" diye sordu çocuğun k*çına vurup. Sanki Dani kendini hiç terslememiş gibi, morali bozulmamış duruyordu. Hatta muzları ezerken bir şarkı mırıldanıyordu. Bu Daniel'ın önceki gün dans ettiği şarkı değil miydi? |
| | | | Konu: Geri: come with me C.tesi Tem. 04, 2020 6:59 pm | |
| James yavaşça yaklaşıp kolunu beline dolandığında Daniel onun sinirlenmemiş olmasına yine şaşırmıştı. Kendisi olsa çoktan kavga etmiş olurdu. Fakat James az önce yaşananlar olmamış gibi rahattı. Dikkatli gözlerle onu izliyordu ani bir tepki verip vermeyeceğini görmek için. James muzun sonunu tek lokmada yuttuğunda Daniel ona bakakaldı. Ağzı açık ve büyülenmiş bir şekilde o yakışıklı yüzün kendisine gülümseyip göz kırpmasını seyrediyordu. "Bırak kahvaltıya da biraz kalsın." Başının hemen yanındaki dolaptan bir şeyler almak için uzanan James'in kol kaslarının gerilmesi... Daniel üzerindeki kapüşonlunun alt kısmını çekiştirdi alaycı bir cümle duymamak için karşı taraftan. Beline dolanan kolla oturduğu yerden indirildi ne olduğunu anlayamadan. Sonrasında James bir kabın içerisinde bir şeyler karıştırmaya başladı. Daniel yemek yapmaktan pek anlamıyordu ama o sırada takıldığı konu hala neden bir tepki alamadığıydı. "Şu dolaptan unu getirir misin bebeğim?" Daniel kalçasında hissettiği şaplakla öne doğru sendeledi. O kadar şaşırmıştı ki ne yapacağını bilemeden usulca gösterilen dolaba gidip unu getirdi. Bu sırada kulağına tanıdık bir melodi geldi. James şarkı mı söylüyordu? Unu hemen onun yanına bırakırken meraklı bir şekilde ona baktı. Neden? Tek düşünebildiği buydu. Fiziki olarak aralarında bir çekim var diye James her şeye böyle mi davranacaktı? Dayanamadan konuşmaya başladı. "Dün sabah suratıma bıçak dayıyor ve beni dövmekle tehdit ediyordun. Şimdi ise dans şarkımı söyleyip bana fazla ılımlı davranıyorsun. Perinin yeteneğinin etkisi geçti. Neden böyle davrandığını anlayamıyorum." Kapüşonlunun başlığını geriye atıp yüzünü açığa çıkardı. Saçlarını eliyle düzeltti yavaşça. Gerindi usulca ve tezgahın boş yerine zıplayıp oturdu. Az önceki sözlerine verilecek cevabı duymak istemediği için James ağzını açınca kendisi ondan önde konuşmaya başladı."İksiri neden istediğimi biliyorsun değil mi? Her zaman o arzuyu dansıma yönlendirdim ama sen bunu engelledin. Şimdi fiziki olarak tatmin olmak isteyeceğim. Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor musun? Haftada en az beş gün yedi saat dans ediyorum. Hatta gösteri haftaları her gün. Bütün boş zamanımda buraya mı koşacağım? Sana!" İç geçirdi. Dansçılardan biri bile bunu bilmemeliydi. Daniel okuldan mezun olur olmaz baş balet olmuştu ve bu yüzden bir çok kişinin olumsuz tepkisiyle karşılaşmıştı. Daniel yeteneği yüzünden yeterince düşman edinmişti ve daha fazlasına ihtiyacı yoktu. Özellikle de ağabeyinin ayağını kaydırmaya çalışmasıyla yeterince uğraşıyordu.
En son Daniel Majevski tarafından Paz Tem. 05, 2020 6:40 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | | Konu: Geri: come with me C.tesi Tem. 04, 2020 8:16 pm | |
| Daniel unu getirince muzların neredeyse yarısını ezmişti. Ama bu bütün eve yetmezdi. Kasedeki muz püresinin içine son bir tane daha soyarken Daniel konuşmuştu.
"Dün sabah suratıma bıçak dayıyor ve beni dövmekle tehdit ediyordun." diye hatırlatmıştı. Ah keşke hatırlatmasaydı. Böyle yeni bir sayfa çekmişken sinirini tutamayışı zaten kötüydü, üstüne birde hatırlatması daha fenaydı. "Şimdi ise dans şarkımı söyleyip bana fazla ılımlı davranıyorsun." Fazla mı ılımlıydı? Daniel rahatsız mı oluyordu bundan? İyi de normal davranışı bu? Acaba Daniel o sinirli, geride bırakmaya çalıştığı halini mi tercih ediyordu?
"Perinin yeteneğinin etkisi geçti."
Ah keşke geçmeseydi! Daniel'ın o arzu dolu,onun için yalvaran hali... James kızarmış yutkundu. Daniel'ın fark etmediğini umuyordu. "Neden böyle davrandığını anlayamıyorum."
Neden mi? Çünkü Daniel'a kızmaya sebebi yok? O an sebebi kız kardeşiydi. Şimdi ise sebebi yoktu Daniel'a kızması için. Ama James bunu açıklayamadan Daniel tezgaha oturup devam etmişti konuşmasına. "İksiri neden istediğimi biliyorsun değil mi? Her zaman o arzuyu dansıma yönlendirdim ama sen bunu engelledin. Şimdi fiziki olarak tatmin olmak isteyeceğim. Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor musun?"
Kariyeri bitti demek?
"Haftada en az beş gün yedi saat dans ediyorum. Hatta gösteri haftaları her gün. Bütün boş zamanımda buraya mı koşacağım? Sana!"
James iç geçirdi, sonra muzları ezdiği çatalı bırakıp ellerini çocuğun yanaklarına koydu, yaklaştı çocuğa öpecekmiş gibi. Ama öpmek yerine canını yakmayacak hafiflikte alnını tokuşturmuştu Daniel'la. Canını yakmazdı ama çocuğu düşündüklerinden sıyırıp dikkatini çekerdi. Peder Brown'da yapardı bunu küçükken James'e. Tabii o bu kadar nazik değildi. James saatlerce başının döndüğünü hatırlıyordu.
"Kahvaltımızı bitirince konuşacağız bunları" diye gülümsedi, sonra Daniel'ı indirip kasenin önüne yerleştirdi bir eli belinde. "Ben unu koyacağım, sen karıştıracaksın. Kıvamını tutturduğumuzda ben seni durduracağım" dedi, boynunu öpüp Daniel'ın eline çırpıcı verdi. Sonra kendisi bir kaşık aldı, Bir kaşık un koydu kaseye.
"Ama illa neden böyle sakin olduğumu öğrenmek istersen, nedeni sana başka türlü davranacak sebebimin olmaması" diye fısıldadı Daniel'ın unu muz püresine karıştırmasını izlerken. "Dün sabah öyle davrandım, çünkü yıllardır kayıp olan öz aileme ilk defa kavuşmuştum, ve sen Rachel'a hakaret ettin" diye iç geçirdi. "Ama aileme hakaret etmeyi kesince bu huysuz, aksi ve şımarık davranışlarına alıştım. Bana kedileri hatırlatıyor hatta" diye fısıldadı çenesini Daniel'ın başına yaslayıp kaseye bir kaşık daha un koyarken.
"İksiri sana yapacağım, ama söz konusu feya'nın bir tel saçı ve bir damla kanı olmadan yapamam" diye mırıldandı. "Bunları elde edebilsem bile, söz konusu bir arzu feyası olduğu için durum çok karışık" diye fısıldadı, Daniel'ın elini tutup karıştırmasına yardım etti ki oluşan topaklar çözülsün. Sonra baktı kıvamına. Bir kaşık daha un koyup bıraktı Daniel'ı, buzdolabına yöneldi.
"Arzu ve nefret arasındaki çizgi bazen o kadar bulanıktır ki..." ama devamını getiremedi. Sadece bir kase dolusu yaban mersini, bir küçük kap dolusu da çikolata damlası çıkardı. "Hey! Hala hangisini istediğini söylemedin" diye gülümsedi, yanına gelip bir yaban mersini yedirdi Daniel'a. |
| | | | Konu: Geri: come with me C.tesi Tem. 04, 2020 9:03 pm | |
| Yanaklarına koyulan ellerle yeşil gözlerini James'e çevirdi. Aynı anda ikisinin alnı birbirine çarptı ve Daniel refleks olarak elini başına götürdü. Neler olduğunu anlayamadan şaşkınlıkla durdu. "Kahvaltımızı bitirince konuşacağız bunları" Tekrar oturduğu yerden indirildi ve önüne bir kase kondu. Boş boş bakıyordu James'in yaptıklarına. "Ben unu koyacağım, sen karıştıracaksın. Kıvamını tutturduğumuzda ben seni durduracağım." Eline acayip şekilli bir şey tutuşturuldu. "Ama illa neden böyle sakin olduğumu öğrenmek istersen, nedeni sana başka türlü davranacak sebebimin olmaması. Dün sabah öyle davrandım, çünkü yıllardır kayıp olan öz aileme ilk defa kavuşmuştum, ve sen Rachel'a hakaret ettin. Ama aileme hakaret etmeyi kesince bu huysuz, aksi ve şımarık davranışlarına alıştım. Bana kedileri hatırlatıyor hatta." Daniel başını James'e çevirdi. Dışardan bakıldığında böyle mi görünüyordu? Neyse ki kendisine yakıştırılan bu sıfatların abartı olduğunun bilincindeydi. Baskı ve kurallarla büyümüştü. Şımarık olmasına imkan yoktu ki! "İksiri sana yapacağım, ama söz konusu feya'nın bir tel saçı ve bir damla kanı olmadan yapamam. Bunları elde edebilsem bile, söz konusu bir arzu feyası olduğu için durum çok karışık. Arzu ve nefret arasındaki çizgi bazen o kadar bulanıktır ki... Hey! Hala hangisini istediğini söylemedin" Ağzına tıkıştırılan meyveyle kendisine geldi. James'i dinlerken bir yandan da onun gösterdiği yönergelere uyuyordu. Durumun saçmalığını idrak etmesiyle gözlerinin rengi koyulaştı ve herkesin Daniel hakkında en iyi bildiği şey oldu. Çok hızlı bir şekilde öfkesi tarafından ele geçirildi. Elindeki karıştırıcıyı kabın içerisine fırlattı. Etrafa saçılan karşımdan kaçınmadan yanı başındaki James'e döndü ve bağırdı. "Bu ne saçmalık böyle? Bir kaç saat sonra provaya gitmem gerekiyor ve sen burda kahvaltı mı hazırlıyorsun? Benim Myléne'nin bırak kanını saçını alma şansım bile yok. Durumuma faydalı bir şey yapmayacaksan beni oyalama." Eğer Myléne ve ya başka biri ne yaptığını anlarsa... Daniel öfkesinin giderek körüklendiğini hissetti. Dişlerini sıkarak konuşmaya devam etti. "Hiç bir şey yapmayacaksan gidip ekipten biriyle molada birlikte olurum daha iyi." Sonra da aklına gelen isimle duraksadı. Oadhan'dan bunu isteyebilir miydi? Ona büyük bir saygı duyuyordu ama böyle bir durumu söylemek daha başkaydı. Daniel etki altındayken mantığını yitirdiğini biliyordu ve gerçekten durumdan faydalanmayacak birine ihtiyacı vardı. James'e dik dik bakıp mutfaktan çıkıp odaya geçti ve hızlıca eşyalarına bakındı. Giyinip buradan ayrılacaktı. Başka bir büyücüyle de konuşması gerekiyordu. Sonuçta James de bu özel halden faydalanmak isteyebilirdi. Öfkeyle saçlarını karıştırdı pantolonunu bulduğunda. Tam bir bacağını giymişti ki telefonu çalmaya başladı. Yastığının yanında durduğunu görünce atıldı ona, neredeyse düşüyordu. Yatağa sırtüstü uzandı ve sonrasında telefonu açtı. Dün ekipten biri onu görmüştü ve iyi olup olmadığını kontrol için aramıştı. Mesaj attığı halde geri dönmediğini söylediğinde Daniel yüzünü ovuşturdu bıkkınlıkla. Gerçekten de baş aşağı taşındığını biri görmek zorunda mıydı? Kısa bir konuşmanın ardından telefonu kapattı ve gelen mesajlara göz attığında kırk üç tane olduğunu gördü. Her birini okumaya vakti yoktu. Ama mesajalrdan biri annesindendi. Uygunsuz bir küfür etti telefonu yastığın üzerine fırlatırken. Hala tek bacağını giyinmiş halde uzanıtordu sırt üstü. Hangi büyücüye gitmeliydi?
En son Daniel Majevski tarafından Paz Tem. 05, 2020 6:43 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | | Konu: Geri: come with me C.tesi Tem. 04, 2020 9:51 pm | |
| Birden etrafa saçılan karışım James'i hazırlıksız yakalamıştı. Ve Daniel'ın öfkesi. "Bu ne saçmalık böyle? Bir kaç saat sonra provaya gitmem gerekiyor ve sen burada kahvaltı mı hazırlıyorsun?"
Kahvaltının nesi saçmaydı? Çocuk açtı aç! Önceki günden beridir ağzına birkaç meyve girmişti sadece. Prova ortasında açlıktan düşüp bayılmak mı istiyordu bu çocuk?
"Benim Myléne'nin bırak kanını saçını alma şansım bile yok. Durumuma faydalı bir şey yapmayacaksan beni oyalama."
İyi de James'in bildiği tek çözüm buydu. Onu büyücüler yetiştirmemişti. Onu lanet olası bir silah gibi kullanmak isteyen bir avcı yetiştirmişti. Minimal seviyedeydi büyü eğitimi. Brown'ın öldürmeden önce esir aldığı büyücüler ve onlardan geriye kalan kitaplara dayalıydı. Ve Daniel'ın isteği en usta büyücü için bile zor bir istekti.
"Hiç bir şey yapmayacaksan gidip ekipten biriyle molada birlikte olurum daha iyi."
James Daniel'ı izledi. Hiçbir şey yapmayacaksa mı? Kızı öldürmekten başka bildiği tek çözümü önermişti! Daha ne yapabilirdi?! Ve Daniel'ın başkası ile olması fikri, bu hoşuna gitmemişti. Neden gitmemişti? Daniel haklıydı. Aralarında bir tür ilişki yoktu. Peki ama neden Daniel'ın başkası ile olması fikri bu kadar hoşuna gitmemiş, hatta nefret etmişti fikirden? James iç geçirip baktı etrafa. Her yer muzlu karışımla batıp çıkmıştı. İç geçirip eline geçen ilk tavayı aldı, ve bir tabaklık muzlu, çikolatalı ve yaban mersinli pancake yaptı üstün körü bir şekilde. Hepsi parçalanmış, dağılmıştı döndürürken. Gerçi yiyeceğinden şüpheliydi. Mutfaktan çıkıp odaya yöneldi.
Daniel'ı gördüğü gibi omzuna aldı önceki gece gibi. Pantolon düşmüştü çocuğun bacağından. Odadaki sırt çantasından çok eski bir kitap da almıştı. Hiçbir şey demeden mutfağa götürdü, üstün körü yapılmış pancakelerin önüne oturttu. "Prova ortasında açlıktan bayılmak istemiyorsan ye şunu" dedi katı bir ses ile, karşısına oturup kitabı karıştırmaya başlarken. Daniel'ı masanın özellikle herhangi bir çıkışa uzak noktasına oturtmuştu yemeden kalkmaya çalıştığı anda engellemesi için. "İki üç para meyve seni anca bir saat tok tutar, üstelik daha gitmeden merhem sürmek lazım, hala morlukların var."
James'in sesinde zerre duygu yoktu. Sanki kapatmıştı duygularının düğmesini. Saatlerdir sevecen ve nazikçe konuşan adam şu an Daniel'ın karşısında buz kesmişti adeta. |
| | | | Konu: Geri: come with me Paz Tem. 05, 2020 4:09 am | |
| Daniel telefonunu eline alıp uzandığı yatakta doğruldu. Bu sırada içeri James'in girdiğini görünce ayağa kalktı ama beklenmedik bir şekilde kendisini sırtlanmış bir halde buldu. Tüm dünya ters dönünce bunun bir alışkanlık haline gelmiş olduğunu farketti. Belli ki James için bir şeyleri sırtlamak gayet normaldi ama Daniel kendisini bir çuval gibi hissetmekten memnun değildi. Hoş olmayan bir kaç laf etti o haldeyken. Mutfakta bir sandalyeye oturtulduğunda her şeyin düzelmesi bir kaç saniye aldı. "Prova ortasında açlıktan bayılmak istemiyorsan ye şunu" Şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırdı. Bu sırada karşısına yerleşip bir kitap açan James gayet sinirli görünüyordu. "İki üç para meyve seni anca bir saat tok tutar, üstelik daha gitmeden merhem sürmek lazım, hala morlukların var." Böyle soğuk bir tonla konuşulmaya alışkın olmadığı için ses çıkarmadı bir süre. Gözlerini tabağa çevirdiğinde parça parça bir yığın pancake gördü. Çatalı eline alıp bir tanesini havaya kaldırdı. Pancake çatala takılı olmasına rağmen parçalandı ve tekrar tabağa düştü. Daniel tabağı masanın ortasına itti yavaşça. Yemeyeceğini söylemesine gerek olduğunu düşünmüyordu. Çatalı hızla James'e fırlattı ama ona saplamak yerine kitabın köşesine çarpıp sekti. Büyük bir gürültüyle masanın üzerine düştü sonrasında. Daniel ellerini masaya koyup ayağa kalktı bir çok uygunsuz laf söylemek için. Çalan telefonunun sesiyle bakışları masaya eğildi. Aramaya cevap verdiğinde az önceki öfkeli halinden eser kalmamıştı. Keyifle gülümsedi konuşurken. Bir iki adım sağa sola yürüdü ne yaptığını bilmeden. Genelde onaylayan cevaplar vermişti karşıdakine. En sonunda telefonu kapattığında gözleri parlıyordu. Sonra bakışları James'le karşılaştı. Gülümsemesi hızla silindi. Ona yaklaşıp kitabın hemen yanına oturdu. Kalçasından bir kaç santim uzak duran kitaba kısa bir bakış attı. İksir mi bakıyordu? Bu yaşına gelmiş biri neden böyle yaygın kullanılan bir şeyi bilmiyordu ki? Aklına onun ailesine yeni kavuşmasıyla ilgili söyledikleri geldi. Belli ki sorunlu bir hayatı olmuştu. Tek bacağını yukarı kaldırıp sandalyede oturan James'in yanına koydu. Sonrasında ona doğru eğildi. Ailesiyle olanlar Daniel'ı ilgilendirmiyordu. Kendisi de mükemmel bir çocukluk geçirmemişti. Bu yüzden ters ters konuşmaya başladı. "Artık senden bir şey istemiyorum. Kitabı karıştırmana gerek yok. Hemen çıkarsam prova saati gelmeden bir büyücüyle anlaşabilirim böylece sorunum çözülür. Hiç olmadı provadan erken çıkıp bir yerde etkisinin geçmesini beklerim artık." Sabahtan beri kibar davranışından mıydı yoksa Daniel'ın ne yediği konusuna bu kadar önem vermesi miydi onu bu itirafı yapmaya iten bilmiyordu. İçinde bir şeyler tuhaf hissettirdi. Bakışlarını kaçırdı utanarak. "Ya da bir kaç gün kapında belirmemi anlayışla karşılaman lazım." Giderek kızardı. Bunun görünmemesi için başlığını örttü ve burnuna kadar indirdi ucundan. "Başka birinden isteyemem çünkü daha önce bir erkekle birlikte olmamıştım. Durumumda bir kadın yeter mi bilemiyorum ama uzun zamandır kız arkadaşım da yoktu." Bunu demek zorunda kaldığı için kendisinden nefret etmişti ama istemsizce kendisini ona gelmiş bulursa James'in durumu biliyor olması her şeyi kolaylaştıracaktı.
En son Daniel Majevski tarafından Paz Tem. 05, 2020 6:45 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | | Konu: Geri: come with me Paz Tem. 05, 2020 11:50 am | |
| James kitabı karıştırırken Daniel'ın tabaktaki pancake ile bir sure oynadığını göz ucuyla görmüştü. Sonra çatalı attığını. Daniel'ın ağzına geleni söylemek için ayağa kalkışını, ama telefonunun çalışı ile dikkatinin dağıldığını da fark etmişti. Konuşmasını dinledikçe rahatsız olmuştu. Demek tatlı ve nazik olma yetisi vardı çocuğun. Niye James'de göremiyordu o yanını? Daniel resmen mutlulukla ışıldıyordu konuşma bitince. Niye James'e baktığında sönmüştü o ışıltı? Ve madem yanında bu kadar mutsuzdu, niye James'in yanına, masaya oturmuştu?
"Artık senden bir şey istemiyorum. Kitabı karıştırmana gerek yok." demişti. Ne demek gerek yoktu? Az önce çözüm bul diye sinir krizlerine giren o değil miydi? Şimdi de çözüm ararken istemiyorum demişti! "Hemen çıkarsam prova saati gelmeden bir büyücüyle anlaşabilirim böylece sorunum çözülür."
Ya tabii, sanki durumu açıklayabileceksin de. "Pardon, bana dans partnerimin güçlerinden etkilenmemem için iksir yapar mısınız? Ah neden mi bunca zaman sonra istiyorum? Çünkü bu zamana kadar o arzuyu dans için kullandım çünkü ah, çok muhteşemim kimse benim güzelliğime layık değil, şimdi de daha yeni tanıştığım herifin teki ile bir kerecik seviştiğim için artık o arzu k*çıma yöneldi, her partnerim ile buluştuğumda sevişmek isteyeceğim. Bu arada iksiri yapmadan önce ben bir tur s*ker misiniz?" mi diyecekti? Faydalanılmaya bahane arıyordu resmen.
"Hiç olmadı provadan erken çıkıp bir yerde etkisinin geçmesini beklerim artık."
Bu daha iyi bir çözüm olurdu. Hem Daniel mutlu olur ve önüne gelene kendini vermezdi, Jameson'da sevişmelerinden sonra bu çocuğu memnun etme çabalarından da kurtulurdu.
"Ya da bir kaç gün kapında belirmemi anlayışla karşılaman lazım."
Komik, daha az önce aralarında bir ilişkileri olmadığını söylediği bir adama, "Canım istediğinde gelirim, sevişiriz ve giderim" demek gerçekten çok komikti. Oldu olacak parayı komodine bıraksın.
"Başka birinden isteyemem çünkü daha önce bir erkekle birlikte olmamıştım. Durumumda bir kadın yeter mi bilemiyorum ama uzun zamandır kız arkadaşım da yoktu."
James iç geçirdi, gerçekten canını sıkmaya başlamıştı bu konu. Kitabı Daniel'a uzattı. "Kan kesin etki için gerekli. Onun yerine herhangi bir vücut sıvısı da olur, ama kan kadar etkili olmaz. Gözyaşı, tükürük, sümük, cinsel akıntı da kanın yerini tutar, ama dozajını ayarlaması daha zor olur" diye gösterdi kitaptaki açıklamayı. Kitapta James'in dedikleri daha teknik terimlerle anlatılıyordu. Sayfanın sonunda bir de not vardı;
Eğer söz konusu feya'nın güçlerinden etkilenmemesini seçtiği birisi varsa, iksirin başarısız olma ihtimali 90%'dan yüksektir, ve işe yarması halinde beklenmedik, tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
James'in bahsettiği iksir Daniel'ın beklediği gibi, ilaç gibi düzenli içilen bir iksir değildi, bu neredeyse güçlerden etkilenmeme seçimini Myléne'in elinden alan bir iksirdi, tek bir yudum bütün hayatını etkilerdi. Tamam Daniel'ın sorununu kökten çözerdi, ama tehlikeliydi. Bu uğurda yapmak için fazla tehlikeli. Ayrıca, kitapta Daniel'a tuhaf gelen bir şey vardı. Tam ne olduğunu çıkaramıyor olabilirdi, ama sanki kitap bu evden birisine, hatta Merlinsville'de yaşayan birisine ait değil gibiydi.
"Provadan sonra Myléne'in saç tokasını ve su şişesini çal, iksiri yapalım da kurtul" dedi James ayağa kalkarken kitabı Daniel'dan alıp. |
| | | | Konu: Geri: come with me Paz Tem. 05, 2020 1:31 pm | |
| James iç geçirip kitabı kendisine uzattı. "Kan kesin etki için gerekli. Onun yerine herhangi bir vücut sıvısı da olur, ama kan kadar etkili olmaz. Gözyaşı, tükürük, sümük, cinsel akıntı da kanın yerini tutar, ama dozajını ayarlaması daha zor olur" Açıklamalara göz atmaya başladı. Bir sürü saçma büyücü zırvası yazıyordu. Gelişigüzel göz atarken nedense kitap tuhaf gelmişti ona. Tam kitabı çevirip yazarına bakacakken "Provadan sonra Myléne'in saç tokasını ve su şişesini çal, iksiri yapalım da kurtul" dedi James ve ayağa kalkıp kitabı elinden çekti. Daniel ona baktı. Soğuk ve tavırlı davranışına alaycı bir gülümseme ile karşılık verdi. Belli ki acayip görünüşlü krepi yemedi diye alınmıştı. James'i baştan aşağı süzdü kafasından farklı bir çok düşünce geçerken. Ne istiyordu? Ondan gelen her şeyi uysalca kabul etmesini mi? Daniel kafasını iki yana sallayıp masadan kalktı ve odaya geçip hızlıca giyindi. James'e tek kelime etmeden kapıyı çekip büyücü bulmak için yola düştü.
Yaklaşık on saat kadar sonra sabah rahatça yürüdüğü yolları aceleyle koşarak geçiyordu. Nefes nefese evin bahçesinden girdi ve kapıya geldi. Zile bastı. Açılmasını beklerken soluğunu düzene sokmaya çalışıyordu. Sanat merkezinden bu eve tek seferde koşmuştu. Terlemişti. Saçlarını geri atarken kapının açıldığını gördü. Elindeki çantayı içeri fırlatırken kendisine şaşkınca bakan James'in kucağına zıpladı. Bacaklarını onun beline dolarken ellerini de saçlarından geçirip öptü. O kadar sıcak hissediyordu ki... James geriye sendelediğinde Daniel dudaklarını onunkilerden ayırdı. Kendisini iyice ona bastırırken kesik kesik konuşmaya başladı. "Duramıyorum çok sıcak. Yardım et." Dün James yanına geldiğinde Myléne ayrılalı bir kaç saat olmuştu ve Daniel da dans ederek kendisini kısmen de olsun rahatlatmıştı. Şimdi bunların hiç biri gerçekleşmemişti. Daniel prova biter bitmez apar topar merkezden ayrılmıştı. Yolda başka birine yalvarmamak için koşmaya odaklanmıştı sadece. Kıpkırmızı bir suratla inledi acı içinde. "James lütfen James." Redderse diz çöküp yalvarmayı bile düşünebilirdi.
En son Daniel Majevski tarafından Paz Tem. 05, 2020 6:47 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | | Konu: Geri: come with me Paz Tem. 05, 2020 5:02 pm | |
| James iç geçirip izledi Daniel'ın gidişini. Peki, öyle olsun.
James'in günü normal geçmişti. Tabii bütün gün aklı Daniel'da kalmıştı. Ne yaparsa yapsın, aklı çocuğa kayıyordu. Acaba yemek yemiş miydi? Acaba iyi miydi? Açlıktan bayılmamıştı değil mi? Feya çok etkilemiş miydi? Etkilediyse de başkasının kollarına atmış mıydı kendin? Bütün gün bu düşüncelerle işgal altında kalmış beyni ile günü geçirmişti.
Rachel stüdyosuna kapanmıştı, annesini de yatırmıştı. Oturma odasında kitap okumaya çalışıyordu James, odaklanabilirse tabii. Neden Daniel'ı düşünmeden edemiyordu? İç geçirip kalktı koltuktan kitabı kenara atıp, ama tam o sırada kapı çalmıştı. Kapıdaki her kimse sabırsız gibiydi çünkü tekrar ve tekrar ve tekrar çalıyordu. James iç geçirip saçlarını geriye attı, açtı kapıyı. Ve açtığı gibi çantasını var gücü ile içeri fırlatan ve kollarına atlayan Daniel şaşırtmıştı adamı. Hele hele öpmesi... Dengesini kurmakta zorlanıyordu. Daniel'ın dudakları, saçlarında gezinen parmaklar, James'e kendini bastıran o vücut. Erimişti resmen. Sabahki o memnuniyetsiz tavırlarına kızgınlığı geçmişti. Daniel'ı öperek bir kaç adım geriye atmıştı. O sırada Daniel dudaklarını çekmişti James'ten.
"Duramıyorum çok sıcak. Yardım et." dedi kollarındaki çocuk. Kesik kesik nefes alıyor, kesik kesik konuşuyordu. Çok fena etkilenmişti feya'dan. O kadar ki resmen canı yanıyordu. "James lütfen" diye inlemişti. Ah o inleyiş! Bir daha duyarsa karşı koyamayacağından emindi. Hele hele adının bu tatlı dudaklardan böylesine arzu dolu süzülüşüne asla karşı koyamayacağını biliyordu. "James."
Daniel'ı duvara dayayıp öpmeye başladı çocuğu, ayağıyla tekmeleyip kapamıştı kapıyı. Elleri Daniel'ın pantolonunu sanki yırtarcasına çıkarmıştı iç çamaşırı ile birlikte. Öpüşmelerinin arasında, gülümsedi Daniel'a, "İksir yapacak başkasını bulamadın sanırım" diye fısıldadı. O arzu dolu öpüşme nefes nefese bırakmıştı James'i de. Odasına taşıdı Daniel'ı öperken, odaya gelmeden Daniel çıkarmıştı tişörtünü.
"Sana dokunacak başkasını da bulamadın" diye gülümsedi James çocuğu yatağa yatırırken. Girdi bacaklarının arasına, dudaklarını öpüp fısıldadı. "Bir daha yaparsak hep devamı gelecek" diye fısıldadı. Biliyordu Daniel'ın James ile kesinlikle bir ilişki istemediğini, ama böyle sevişirlerse, ve düzenli sevişirlerse, ister istemez bir tür ilişki başlar aralarında. Muhtemelen tamamen sekse dayalı, ama yine de bir ilişkileri olurdu.
"İstediğine emin misin?" |
| | | | Konu: Geri: come with me Paz Tem. 05, 2020 5:57 pm | |
| Neredeyse tüm vücudu titriyordu. James onun sırtını duvara dayadığında kulağına gelen kapı kapanma sesini hayal meyal seçebildi. Dudakları birleştiğinde Daniel neredeyse o an kendinden geçecekti. Pantolonu çekiştirilince yardımcı olmak için o da hareket etti. "İksir yapacak başkasını bulamadın sanırım" Sözcükleri duymuştu ama tam olarak anlayamamıştı. Kulakları duyuyor, gözleri görüyordu ama sanki her şey buzlu camın arkasından gerçekleşiyordu. Tek bildiği James'in, bedeninde gezdirdiği elleriydi. Tişörtünü fırlatıp atarken kapıyı başkası açmadığı için şanslı olduğunu geçirdi aklından. Ara sıra mantığı zihnine geri dönüyordu belli ki. "Sana dokunacak başkasını da bulamadın" Sırt üstü yatağa uzandığında üşür gibi hissetti. James çok uzaklaşmadan hemen onu öpmüş olmasına rağmen Daniel'a dakikalarca ayrı kalmışlar gibi gelmişti. "Bir daha yaparsak hep devamı gelecek. İstediğine emin misin?" Fısıltısı, zihnindeki hayata tutunan tek mantık parçasına erişmişti. Boş boş baktı bir an ona. Bunun geri dönüşü olmayacağını söylemek istemişti ve haklıydı da. Daniel karşısındaki büyücüyü keyfine göre kullanamazdı. Eğer James yatakta yeteneksiz olsaydı Daniel bu kadar ikilemde kalmayacaktı. Dizlerinin üzerinde doğruldu yatakta ve karşısındaki adama baktı. Mavi gözlerindeki arzu net bir şekilde seçiliyordu. Yine de durup hala emin olup olmadığını sormuştu. Buruk bir bakış attı Daniel ona. Zaman neler gösterirdi bilmiyordu lakin şu anı unutmak istemiyordu. Hafızasında sonsuza kadar yer edinecekti. Bu adam ve bu an. Sonra da arkasını döndü saçlarını geriye atıp. Tamamıyla öne eğildi ve kendisini James'e sundu.
Gözlerini açtığında nerede olduğunu anımsaması bir kaç saniye sürdü. Etrafın sessizliğinden gecenin ilerleyen saatlerinde oldukları belliydi. Daniel sıkıca sarılarak yattığı adamdan kurtarırken kendisini, tuhaf hissediyordu. Perinin etkisi geçmişti ama duyguları da incinmişti. Usulca yataktan indi ve çevresine bakındı. Karanlıkta siyah bir iç çamaşırı bulması zor olacağından sadece üstüne uzun kapüşonlusunu giydi. Sendeleyerek mutfağa gitti. Büyük bir bardak su doldurup içerken kurumaya başladığını farketmişti. Neredeyse üç gün olmuştu dönüşmeyeli ve eve dönmeliydi. Bakışlarını yere eğdi. Camdan içeri giren ay ışığıyla aydınlanan tezgahın üzerine bıraktı elindeki bardağı. Sonra da sandalyeye oturdu bu kendisine yabancı gelen evin mutfağında. Gözlerindeki anlam yitmiş gibiydi. Bu kadar hassas olduğu için kendisinden nefret ediyordu. Omuzları düştü. Evden çıkıp en yakındaki göle gidip biraz yüzmek iyi gelebilirdi ama yine de kımıldamadı. Her zamanki gibi zayıf Daniel'dı. Her yemeği yiyemezdi çünkü alerjisi vardı. İçki içemezdi alkole dayanıklılığı yoktu. Başını önüne eğdi. Kafasından bir çok şey geçerken o hareketsiz bir şekilde oturmaya devam etti. |
| | | | Konu: Geri: come with me Paz Tem. 05, 2020 8:18 pm | |
| Yataktaki soğukluğa uyanmıştı James. Yataktaki yalnızlığa. Sessizce kalktı, baktı etrafa. Daniel'ın iç çamaşırını karanlıkta güçlükle seçebiliyordu. Yani henüz gitmemişti. Yavaşça kalktı. Sırtı acıyordu. galiba Daniel fena çizmişti sırtını. İç geçirip giydi eşortman altını, sessizliğin içinde odasından çıkıp yürüdü. Mutfağa gittiğini tahmin etmişti. Sessizce gitti mutfağa. Oradaydı. Sessizce oturmuş, kucağına bakıyordu. James sessizce açtı mutfağın ışığını, sonra yanından geçip çeşit çeşit kahve kavanozlarının dizili olduğu rafa yöneldi.
"Uyuyamadın mı?" diye sordu bir kavanozu alıp bakarken arkasına. sonra geri rafa kaldırdı. "Yaptığımızdan pişmansan bir daha yapmayız, söylemen yeterli" diye iç geçirdi, sonra iki bardak çıkardı, çabucak kahveleri yapıp geldi Daniel'ın yanına, koydu bir fincanı önüne. Fark etmişti cildinin halini. "Kuruyorsun" diye fısıldandı, sonra buruk gülümsedi, tuttu elini. Sanki Daniel'ın elini çekmesine hazır gibi hafif tutuyordu.
"Küvette bir saat yardımcı olur mu? Sonra da seni evine götürürüz" diye fısıldadı, sanki gerçekten öğrenmek değil, isteyip istemediğini bilmekti amacı. |
| | | | Konu: Geri: come with me Ptsi Tem. 06, 2020 6:59 am | |
| Duyduğu tıkırtılardan sonra gelenin James olduğunu gördü. Başka biri gelmediği için memnundu. Şu halde kimseyle konuşmak istemiyordu. "Uyuyamadın mı?" James tezgahın orda bir şeyler yapıyordu ama Daniel dönüp bakmadı sadece orada oturmaya devam etti. "Yaptığımızdan pişmansan bir daha yapmayız, söylemen yeterli" Başı önüne eğik olmasına rağmen buruk bir tavırla gülümsedi. Konu bu kadar basit olsaydı keşke. Bu sırada masaya koyulan kahve bardağını gördü. Üzerinden hafifçe buhar yükseliyordu ve çok güzel kokuyordu. Daniel hala bir şey yemediğini farketti. En son yine bu mutfakta yediği üzümle mi duruyordu? Yakın zamanda hastalanırsa şaşırmayacaktı. "Kuruyorsun" Elinin üzerinde hissettiği elle yeşil gözlerini James'e çevirdi. Daniel'ın incinmesinden çekiniyor gibi bir hali vardı. Bu kendisini daha iyi hissettirdi tuhaf bir şekilde. "Küvette bir saat yardımcı olur mu? Sonra da seni evine götürürüz" Fısıltısını duyunca ona kocaman gülümsedi. Boşta kalan eliyle kahveden bir yudum aldı. İyi gelmişti. Parmaklarını yanında oturan adamınkilere kenetledi. Alçak bir sesle konuşmaya başladı. "Küvete gerek yok, eve gitmem gerekiyor zaten." Eşyalarını toplamak için dönmeliydi. Sabah çalan telefonla, görüşmeden olumlu cevap aldığını öğrenmişti. Kasaba dışına çıkacaktı. Hem de bir ay süreyle. "Pazartesi günü kasaba dışına çıkacağım. Bir ay kadar. Gelmek ister misin?" Madem James devam etmek istiyordu Daniel da ona bu fırsatı verecekti. İkisinin gözleri buluştuğunda Daniel belki de ilk defa James'e içten bir şekilde gülümsedi.
SON |
| | | |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |