Pick your poison baby ~

.

    Bacakları titreyerek, nefes nefese kalktı kasadan. İç çamaşırını düzeltip arzudan sarhoş olmuşcasına gülümsedi loş ışığın altında durmuş, pantolonunu düzelten genç adama. Kinsey's Hangout'ın arka odası en romantik mekan değildi tabii, etrafta içki kolileri, çalışanların özel eşyaları ve bardaki etkinliklerin dekorları ile. Ama kaçamağın amacı romantiklik değildir ne de olsa! 

    "Her zamanki gibi muhteşemsin Alex" diye göğüslerini düzeltip geldi Alexander'in yanına, pantolonunun fermuarını çekip okşadı seksi bir gülümseme ile. "Aferin oğluma" diye göz kırpıp kapının yanındaki aynada kendine göz attı, ve çıktı arka odadan.

    Her zaman yaptıkları şeydi. Hele hele okul yaz dönemindeyken. Ah onu eve hapseden ödevler ve öğretmenlik işleri olmayınca hayat ne güzeldi böyle! Keşke okul hiç açılmasa! Ama çalışmak lazım hayatta değil mi?

    Bilardo oynayıp dart atan, dans edip eğlenen ve oturup sohbet eden gençlerin arasından süzülerek geçip alkol barına yönelmişti. Ah buz gibi bir bardak yaban mersinli vodka için neler vermezdi! Keşke Alex elini çabuk tutup yetişebilse! Omzunun üstünden baktı arkasına. Görmüştü kızıl saçlı adamı. yanına gelmeye çalışıyordu kalabalığın içinde. Gülümseyip önüne döndü, ve alkol barına doğru onurlu görevine devam etti!

    Bara ulaştığında arkadaşının oturmuş beklediğini görmüştü. Yüzünde hain bir sırıtışla sessizce yaklaştı arkasından, sonra "Hey yavrum, cennetten mi düştün?" diye gülümseyip oturdu yanına. 

    Ama Kara cevap vermeden Alex'de başka bir klişe tavlama cümlesi ile yanlarına gelmiş, sonra barın arkasına geçmişti.

    "Ooo, bana vodkamı mı hazırlayacaksın kızıl afet?"

Alex pantalonunu düzeltirken Carina'yı izliyordu , seksi , alımlı kadını... Vakit buldukları her an buraya geliyorlardı ."Her zamanki gibi muhteşemsin Alex" demişti Carina . Geçirdikleri her romantik vakit sonrasında bunu söylerdi . Alex gülümseyerek Carina'nın ellerini izledi , kadına göz kırpıp gömleğinin kollarını sıvamaya başladı . "Aferin oğluma" demişti hemen ardından göğüslerini düzeltip . "Ahh o seksi göğüslerrrr" diye düşündü . Alex'in aklı yine pis ve fesat düşüncelere gitmişti ama elinde değildi ne yapsındı çocuk?

Alex Carina'nın arkasından çıkmıştı bir süre sonra , kalabalığı yararak barın arka kısmına ulaşmaya çalışıyordu ve o beyaz platin saçları görmüştü , resmen yol gösterici şekilde parlıyorlardı adeta. İki kızın yanına geldi ,Kara'nın - en yakın ikinci arkadaşı - önünden geçerken aniden durdu "B-bir dakika" dedi şok olmuş Kara'ya baktı "B-birisi Tanrı'yı arasın çabuk ! Kaybettiği meleklerden biri burada ! " dedi yüksek sesle sonra gülerek Kara'nın önünde duran kaseden bir tane zeytin alıp barın arkasına, servis kısmına geçti

" Eğer sana vodka hazırlamazsam sonradan başımın etini yiyeceksin bundan eminim" dedi kızıl saçları terden dağılmış , yüzünde hınzır bir gülümsemeyle göz kırptı Carina'ya . Hafif kıvırcık kızıl saçları adrenalinin yarattığı terden ıslanmış ve dağılmıştı her iki yana ,  üzerindeki siyah gömleği vucudunu sarmıştı , kolları dirseğine kadar kıvrık duruyordu her zaman olduğu gibi . Bileğindeki siyah deri bileklik eksik olmazdı .

Uzun zamandır , Carina bu barı ve tabi ki Alex'i keşfettiğinden beri bu şekildeydi ikili . Gerçi itirazı yoktu ikisinin de bu duruma , hoşlarına gidiyor ve eğleniyorlardı .

Alex okulu bitirdikten sonra barmen olarak çalışmaya başlamıştı . Bölümünü sevmediğinden değil , içeceklerle yeni şeyler yaratıp , insanlara sunup , yüzlerinde oluşan o hayran dolu bakışları izlemekten zevk alıyordu

" Kara sende kusura bakma her seferinde böyle bırakıyoruz seni bir süre tek başına " dedi bar havlusunu omuzuna atıp güldü hafif kendisine açtığı soğuk birayı dikerken . Susamıştı fazlasıyla

Bar her zamanki gibi kalabalıktı. Gerçi Alex'in hünerli elleri sayesinde (ki o eller Carina'nın da üzerinde de işe yarıyor) içkiler, kokteyller daha güzel oluyordu. Kalabalık olması bu yüzden normaldi. Bar taburelerinden birine oturup arkadaşlarını beklemeye başladı.

2 dakika olmuştu bile. Gülümsedi. Arka odada oldukları üzerine milyon dolarına bahse girebilirdi.

"Hey yavrum, cennetten mi düştün?" diye bir ses duydu. Carina ve muziplikleri işte. Tam cevap verecekti ki lafı yarım kaldı. "kusura bakma, her seferinde böyle bırakıyoruz seni."

"Bir daha bu lafı söylersen kusura bakacağım Alex." dedi sırıtarak. Arkadaşlarını çok seviyor, onlar ile olduğu her an mutlu oluyordu.

"Ateşli içki hazırlama sözün vardı bize Alex, değil mi Carina?" dedi gülerek. Alex'in karıştırarak yaptığı içkiler her zaman çok lezzetli ve farklı oluyordu. Onları denemeye bayılıyordu.

Alex'in içkileri birbirine karıştırırken, birine yaptığı içkiyi servis ederken ki mutluluğunu görüyordu hep Kara. Gözlerinin içi gülüyordu resmen. Alex'in bu mutluluğu hep Kara'yı da mutlu ediyordu.

Kara doğduğundan beri insanları gözlemlemeyi severdi. Hatta insanları gözlemlerken kendini kaybederdi. İnsanların kafasının içine girmek, mutluluklarını, hüzünlerini kısaca her duygusunu anlamak onun hoşuna giderdi.

Carina ise cazibesi ile insanı büyülüyordu. Bilardo oynayan çocuklar bile ona bakarken topları kaçırıyordu. Carina'ya fısıldayarak "Sopalarını sana vermek istediklerine eminim." dedi.

.

    Alex'in "Eğer sana vodka hazırlamazsam sonradan başımın etini yiyeceksin, bundan eminim" demesi hoşuna gitmişti. Ne güzel seks arkadaşını çok iyi tanıyordu çocuk! Hele hele dediği gibi o meşhur Alexander Xanway tescilli hınzır yaramaz çocuk gülüşünü çakması ve göz kırpması daha çok hoşuna gitmişti. Alex'i önce kendine soğuk bir bira çıkarıp kafaya dikerken izledi, sonra canları arkadaşları Kara'ya "Kara sende kusura bakma her seferinde böyle bırakıyoruz seni bir süre tek başına" demesi ile arkadaşına dönmüştü. O sırada bırakmıştı Alex hazırlasın içkileri.

    "Bir daha bu lafı söylersen kusura bakacağım Alex." diye sırıtmıştı Kara tepki olarak. Carina izledi Alex'i. Neon ışıkların altında ter damlacıklarının o akışı resmen heyecanlandırmıştı. Ama Kara önlerindeki kızıl saçlı çocuğa "Ateşli içki hazırlama sözün vardı bize Alex, değil mi Carina?" diye hatırlatınca gözlerini ayırmıştı o kasların üstündeki ter damlalarından. Aaa doğru! İyi hatırlattın kız! Carina Kara'yı onaylarcasına basını sallamıştı Alex'e gülümseyip.

    Bir süre sonra Alex Carina'nın hafif pembemsi vodkasını bol buzlu bardak ve mini minnacık pipetli bir bardakta koymuştu önüne. Acaba Kara ne içecek diye Kara'ya döndüğünde ama kızın dikkatinin içkiden başka yerde olduğunu fark etmişti. Bilardo oynarken Carina'yı kesen çocukları izliyordu. Birden "Sopalarını sana vermek istediklerine eminim." diye fısıldamıştı gülerek.

    Süzdü çocukları genç iksir hocası. Çocukların hepsi Paramount'tan yeni mezundu. İkisi yeni mezun ettiği öğrencileriydi. Diğeri ise başka bir ırktan olsa gerek, tanıyamamıştı Carina. Gülerek Kara'ya döndü.

    "Sopalarının boyuna bağlı" diye güldü Kara'ya, sonra bir yudum içti içkisinden. "Ben büyük sopa severim, şöyle kalın ve sert olacak" diye fısıldadı Alex'e imalı bakıp göz kırparken. 

     Alexin "sopası" mükemmeldi! Tam Carina'nın sevdiği gibiydi! Sonra ama elinde içkisi ile birden kalktı, en yakın bilardo masasına gidip ıstakalardan birini alıp makine'ye bir bozukluk attı. Toplar düşerken bacakları arasına sıkıştırıp tebeşirlemeye başladı ucunu. "Ya Kara bir şey soracağım sana" diye seslendi topları yerleştirirken. Özellikle çocukların önünde eğilip minicik eteği ile çocukları baştan çıkaracak şekilde yapıyordu bunu. Tüm topları yerleştirdi, ve beyaz topa vurmak için yerini aldı. Arkası arkadaşlarına dönüktü.

     "Seni niye birisi ile görmüyoruz?"

     Klak! 

     "Yani ne bileyim, hiç tek gecelik ilişkiden, flörtten ya da sevgiliden bahsetmiyorsun!"

     Toplar dağılmıştı. Tıpkı Kara'nın dudaklarındaki gülümseme gibi. Ama Carina fark etmedi. Ne de olsa arkası dönüktü.

.

Kara  "Ateşli içki hazırlama sözün vardı bize Alex, değil mi Carina?" diyince Alex gülerek tek eliyle yüzünü kapattı . "Ben onu tamamen unutmuştum hemen hazırlıyorum hanımlar " diye sırıtıp hazırlamaya girişmişti . Ne zamandır başının etini yemişlerdi Alex'in . Duvara sabitlenmiş raflardan gereken içkileri alıp önüne koydu ve iki bardak çıkardı.

"Sopalarının boyuna bağlı" diye güldü Kara'ya, sonra bir yudum içti içkisinden. "Ben büyük sopa severim, şöyle kalın ve sert olacak" diye fısıldadı Alex'e bakıp göz kırpmıştı. Alex Kara'nın dediğini ve göz kırpmasını görünce sırıtarak başını kaldırmıştı . " Seni küçük sapık şeytan " dedi gülerek " Demek kalın ve sert hmm " yaptı eline çenesine koyup bıyık altından gülerek . " Belli olmaz bakarsın birden çıkıverir pofff diye " dedi elleriyle pof işareti yapıp göz kırptı . Birbirlerine böyle ilişiyorlardı senelerdir . Kızların bilardoya yöneldiğini görünce içkileri hazırlamaya geri döndü.

İki shot bardağını önüne çekip bardakların 3/4 ünü Amaretto ile doldurdu. Üzerine Bacardi 151 döktü dikkatlice . Karıştırma kabını alıp içine butterscotch schnapps, irish cream ve goldschagerla birlikte buz koyup iyice karıştırmaya başladı . Hazırladığı karışımı süzerek Bacardi 151 in üzerine döktü ve tarçın serpiştirdi . Geriye sadece yakmak kalmıştı ama bunun için kızları bekledi

Mükemmel derecede karışımlar hazırlamasının nedeni bu iki başbelasıydı Alex'in . Carina ve Kara olmasaydı değişik tat ve karışımlarda olmazdı . " Alex peki bununla bunu karıştırsak?" , " Ya da şu üçünü karıştırıp şunu eklesek?" diyip durmuşlardı hep ve bu sayede Alex iyi bir barmen olmuştu . İçkiler hazır olduğunda ellerini beline koymu mutluluk ve gurula Kara'ya bakıp sırıtmıştı ama o güler yüzlü Kara'nın yüzünde gülümseme yerinde düş bir mimik ve üzüntü görünce "Ne oldu?" anlamında işaret yapmış barın arkasından çıkmaya yönelmişti

)"Sopalarının boyuna bağlı." demişti Carina. Bu kızın bu şekilde "dirty talk" konuşmasını oldum olalı sevmişti. Alex ile tatlı bir şekilde dans ediyorlardı sanki bu konuda. Ve itiraf etmeliydi ki çok yakışıyordu bu onlara. Şeytanca gülümseyerek karşılık verdi sadece ama Alex daha fazlasını vermişti.

"Belli olmaz bakarsın birden çıkıverir" içkilerini hazırlamaya geri dönmüştü. Kara ise kıkırdıyordu. "hadi, hadi çok konuşma. İçkilerimiz nerede bizim??" diyerek merakla beklediği içkiyi sordu Kara.

O sırada yanından kalktı Carina. Minicik eteğini göstererek, çocukların sopalarının kalkmasına sebep vererek bilardo masasına ilerledi. Kara onun bu hallerini izleyerek gülümsüyordu. O sırada hiç duymak istemediği o soru döküldü Carina'nın ağzından "seni neden birisi ile görmüyoruz?". Gülümsemesi yavaşça soldu.

      Işıksız bir yer. Üstü başı yırtık. Bir saniye, ders vermesi gereken çocuk bu mu? Sonra çıkacak mı buradan? Kafasında sorularla çekinerek en basit iksir için malzemeleri bir araya getirmeye yöneldi. Konuşmuyordu. Konuşmalıydı. Korkuyordu. Korkusunu gizledi. Ailesi ona öyle öğretmişti çünkü.

Kalan anıları aklına getiremeden Alex'in sesi ile kendine geldi "ne oldu?" Ne olmadı ki! Bunu anlatmaktan hep kaçınmıştı. Alex'in sorusu ile beraber Carina'da gelmiş,meraklı gözlerle ona bakıyorlardı. Hüzünlü bir şekilde gülümsedi.

"çünkü bir başkasına abayı yaktım." Arkadaşlarının ondan daha fazla şey beklediğini biliyordu. Devam etti. "hayatımın sizin bilmediğiniz bir parçası. Artık bilmek sizin de hakkınız. Benim ailemsiniz." dedi gözleri dolu dolu. Elinin tersi ile sildi gözyaşlarını.

"Hadi Alex, şu içkileri hazırlamayı bitir. Sonrasında size bütün her şeyi anlatacağım."

.

    Carina, doğrulup arkadaşına baktığında fark etmişti halini. Alex içkileri bitirmişti o sırada. O da fark etmiş, ne oldu anlamında işaret yaptı yanlarına gelirken. Carina yaklaştı arkadaşına.

    "Çünkü bir başkasına abayı yaktım." diye cevap vermişti kız buruk, hüzünlü bir gülümseme ile. "Hayatımın sizin bilmediğiniz bir parçası. Artık bilmek sizin de hakkınız." demişti. Gerçekten bu kadar derini anlatacak mıydı? Gözleri dolu doluydu kızın. Elinin tersi ile gözlerini silişini izledi ikili, "Benim ailemsiniz." derken. "Hadi Alex, şu içkileri hazırlamayı bitir. Sonrasında size bütün her şeyi anlatacağım."

    "Dur" diye engelledi ama Carina genç adamı. "Duruma ve hikayeye uygun bir içki lazım" dedi, canı kankası Kara'sının koluna girip yerlerine geri yönlendirdi kızı. "Gel canım otur şöyle" diye gülümsedi Kara'ya yardımcı olurken oturmasına, sonra kendisi de geçti bar taburesine. Barın arkasına uzanıp bir peçete aldı, Kara'nın istemeden akmış gözyaşlarını silerken Alexe döndü. "Bebeğim, üç shot bardağı ve bir şişe Tekila çıkar" dedi, sonra ağlamaktan akan burnunu sildi kankişinin. "İçini döküp olanları unutması lazım bu güzelliğin." diye gülümsedi. "Ve biz de ona eşlik edip, anlatıp unutacağız."

    Tekila seçmişti Carina, çünkü bira eğlendirir, viski düşündürürdü. Tekila ise konuşturur, ve unuttururdu.

.

"Bebeğim, üç shot bardağı ve bir şişe Tekila çıkar" demişti Carina . Alex "Tamamdır hemen getiriyorum" dedi barın arkasına hızlıca geçerken. En kaliteli , içimi mükemmel olan bir tekila çıkardı , dünya üzerinde bulunan en pahalı tekilalardan biriydi çıkardığı , namıdeğer Asombroso Del Porto Extra Anejo isimli tekilaydı . Kalkıp uyduruk köpek öldüren bir içki getirecek değildi önlerine , hele ki böyle bir durumda . 3 tane shot bardağını alıp barın kapısındaki açık yazısını kapalıya çevirip geldi arkadaşlarının yanına.

Bardakları önlerine koyup şişeyi ortaya yerleştirip yerine oturdu . "Neler oldu Kara?" dedi sakin ve yanındayız diyen bir ses tonuyla . Uzanıp yaşlardan ıslanmış saçını kulağının arkasına attı Kara'nın. "Bize her şeyi anlatabilirsin" dedi buruk gülümseyerek . "Biz hep senin yanındayız unutma sakın" dedi sonra bardaklara tekilayı doldurdu.

İçkisinden bir yudum aldı. "Alex, yine döktürmüşsün." dedi ve başladı anlatmaya.


Her şey üniversite 3. sınıftayken oldu. Sınıfça bize verilen bir ödev vardı. Listedeki yerlerden herhangi birine gidip insanları gözlemlememiz gerekiyordu. Kilise, hastane, mezarlık, okul vs. gibi yerlerden ben kilise olanı seçtim. Ama kilise farklı olsun istiyordum, şehir içinde değil de bir köyde. Bu yüzden Cornwallda Mousehole köyünde bir kilise seçtim.

İç geçirdi ve içkisinden bir yudum daha aldı.

İnsanları gözlemleyip notlar aldım. Benim işim bittiğinde hava kararmaya başlamıştı. Kulaklığımı takıp yoluma öyle devam edeyim dedim. Biraz uzaktı köye ve tek durak köyün içinden geçiyordu.

Köye yaklaştıkça arkamda sesler duyuyordum ama kulaklığı çıkarınca o sesler gidiyordu. Ben de komple kulaklığı çıkarıp çantama koydum ve o sırada kendimi yerde buldum. Sonrasında gözümü açana kadar tek hatırladığım bu.

Arkadaşları nefesini tutmuş, Kara'yı dinliyordu. Bir yudum daha aldı Kara içkisinden.


Gözümü bir yatakta açtım. Bir adam, başımda dikilmiş beni izliyordu."Günaydın uykucu, ben de ne zaman uyanacaksın diye merak etmeye başlamıştım." diyerek sırıttı. Ama benim elim ve kolum bağlıydı. Ve ağzımda. Oturduğu yerden kalktı. Gözlerimle onu izliyordum. "Bak şimdi" diyerek karşıdaki yatakta oturan bir başka kişinin yanına gitti. "Bu James. Ona 6 ay içinde hem iksir hem büyü öğreteceksin. Bunu 6 ay içinde yapmazsan, seni öldüreceğim. Eğer yaparsan, gidebilirsin." dedi çok rahat bir şekilde.


Kara durdu. Çantasını açtı ve cüzdanını çıkardı. Arkadaşlarına o zamanlardan kalma bir gazete küpürünü gösterdi. "Beni her yerde aradılar, ama bulamadılar." Gazete küpüründe kayıp ilanı vardı.


Ne yapacağımı bilemiyordum. Sadece tamam anlamında başımı sallamıştım. O da memnun bir şekilde odadan ayrıldı. James ile odada yalnız kalmıştık. Oturduğu yerden kalktı ve gelip ellerimi, ayaklarımı çözdü. Ağzımdaki bantı çıkardı. "Neden bunu yapıyorsunuz?" diye sormuştum ona ellerimi ovalarken. "Öğrenmem gerek." diyerek cevap vermişti bana. Kendi kendimi sakinleştirdim. Oda aslında güzeldi ve ölmeyecektim sonuçta. 6 ayım vardı. Onu güzelce kullanıp, her şeyi öğretip gidecektim.

Başımda bir ağrı hissedince elimi kafama götürdüm ve kanadığını gördüm. James de gördü. Hemen kalkıp yanıma geldi ve tişörtünden bir parça koparttı. Sardı onu kafama. Birbirimize bunu hiç demedik ama sanırım birbirimize aşık olduğumuz ilk an buydu.

İçkisinden bir yudum daha aldı. Gözleri doluydu.

3 ay boyunca o odada onunla bir sürü an yaşadık. Benden 3 yaş küçüktü. Ama aşkımıza engel değildi bu. O çok olgundu, çok yakışıklıydı. Komikti ve gerçekten kültürlüydü. Ona iksir ve büyüler öğrettim. Konuştuk. Dertleştik. Aşık olduk. Ve 3 ayın dolmasına 3 gün kalmışken bana "seni asla bırakmayacak." dedi. O an öleceğimi iliklerime kadar hissettim. Ama james beni öptü. "Asla sana zarar vermesine izin vermem." dedi sanki hislerimi okumuş gibi. İlk öpüşmemizdi.

Arkadaşları onu pür dikkat dinliyordu. İçkiden bi yudum daha aldı.

3 gün boyunca her şey normalmiş gibi devam ettik. Ona öğretiyor gibi gözüküyordum dışarıdan. Ama plan yapıyorduk. 3 gün sonra Brown'u alt edip kaçtık. Ancak kaçarken ben ağır yaralandım.

Tişörtünü yukarı kaldırdı ve böbreklerinin olduğu yerdeki uzun dikiş izini gösterdi.

James beni ailemin evinin bahçesine kadar götürdü. Sonrasında tek hatırladığım gözümü hastanede açtığım. Ailem yanımdaydı. Ama james değil. O günden beri birbirimizi bir daha hiç görmedik.

İçkisini bitirdi ve arkadaşlarının gözlerinin içine baktı. Arkadaşları nefeslerini tutmuş onu dinliyordu.

Onu tekrar görmek için her şeyi veririm. Her şeyde ilkim oydu. Brown'a ne oldu bilmiyorum, James ile bir daha birbirimizi görmedik ama o odada geçirdiğimiz 6 ay, bizim için çok değerliydi. Brown arada geldiğinde birbirimizden nefret ediyor gibi yapmamız, gittiğinde sarılıp uyumamız, iksirleri yapmaya çalışırken onları patlatması, bana duygusal laflar etmesi.... Her şeyi ile güzeldi. Evet, öyle bir ortamda aşık olmak saçmalık. Korkuyordum, dışarı çıkmak istiyordum ama nefes almayı bırakamadığım gibi onu sevmeyi de bırakamadım. Ailem benim 'Stockholm Sendromu' geçirdiğimi düşünüyordu.

Güldü.

Mesleği psikiyatri olan bir kız için bu düşüncenin ne kadar saçma geldiğini size söylememe gerek yok sanırım. Her neyse. İşte benim hikayem böyle. Tabii arada fuckbuddylerim olmadı diyemem ama hiç biri james'in yerini tutmadı. Tutacağını da sanmıyorum.

Boş bardağı ile oynamaya başladı. Arkadaşlarının tepkilerini merak ediyordu.

.

     Alex'in "Tamamdır hemen getiriyorum" diyen sesini duyunca, öyle pahalı bir şişe çıkarmasını beklemiyordu. Aha bana kilitleyecek ücretini diye düşünmeden edememişti. Basit bir çikolatalı Olmeca yeterdi aslında. Carina o kıvrımlı şişeye dalıp gitmişti Alex yanlarına otururken. Ansiklopedilerde gördüğü Afrika tanrı heykellerini hatırlatmıştı kadına. Hani şu koca popolu, koca memeli taş heykeller.

   Alex "Neler oldu Kara?" diye sorunca sıyrıldı düşüncelerinden, baktı arkadaşlarına. "Bize her şeyi anlatabilirsin. Biz hep senin yanındayız unutma sakın."

    Kara'nın bir shot atıp "Alex, yine döktürmüşsün." dediğini duydu. Herhalde ne olduğunun farkında değildi, çünkü Alex'in tek yaptığı pahalı içkiyi bardağa dökmekti. Carina kızın bu hatasını anının yarattığı travma ve hatırlamanın acısına vurdu.

    Ve dinlediler arkadaşlarını. Kaçırılışı, başına gelen, aşık oluşu, kaçışı, hepsini. Kara eski gazete kupürünü çıkarınca Carina aldı eline, inceledi. "Psikiyatri Öğrencisi Kilisede Kayboldu" yazıyordu Kara'nın fotoğrafı ile birlikte. Son görüldüğü yer, son görenlerle söyleşi, ve anne babasının perişan hali vardı. Doğal olarak cadı olduğuna dair bir detay yoktu. Ama anlattıklarına göre bir avcı kaçırmıştı.

    Avcıların varlığını hiç aklına getirmemişti Carina. Hiç kasabadan çıkmadığı, ya da hiç avcı görmediği içindir belki de. Gerçek olduklarına bile inandığı söylenemezdi, çoğunlukla büyüklerin çocukları korkutmak için kullandığı bir şey ya da korku hikayelerine güzel alet olduğunu düşünmüştü. Hiç gerçek veya tehlikeli olabileceklerini düşünmemişti.

    Vay be, neler yaşamıştı arkadaşı böyle. Kara yara izini gösterince uzanıp bakmıştı. Fena duruyordu. Ve derin. Her nasıl olmuşsa
bu yara, Kara'nın böbreklerinden birini alıp götürmüştü yanında, kesin. Carina arkadaşına baktı. Gözlerine istemsiz yerleşen korku ve acımayı görebiliyorlardı.

    Kara'nın "Her neyse. İşte benim hikayem böyle." dediğini duydu Carina, ona acıma ve üzüntü ile baktığının da  farkına varmıştı, hızla hala elinde olan kupürü inceler gibi davranmaya dönmüştü. "Tabii arada f*ckbuddylerim olmadı diyemem, ama hiç biri James'in yerini tutmadı."

    Carina arkadaşının sesine yansıyan o duyguyu iyi bilirdi. Göz ucu ile baktı Alex'e. o da biliyor muydu acaba? "Tutacağını da sanmıyorum."

    Carina inceledi Kara'nın gençliğini. Ağır bir hava hakimdi ortama. Genç cadı bir shot attı, sonra sahte bir gülüşle "Kanka sana kakül hiç yakışmıyor" diye güldü kupürü geri verip bardağına daha içki dökerken. Havayı yumuşatmaya çalışıyordu. "Anlattın rahatladın, değil mi?" diye sordu Carina. "Şimdi unutma vakti, bu şişenin dibini göreceğiz, ve s*kik hayatlarımızı unutacağız" deyip salladı şişeyi Kara'ya gülümseyerek.

    "Sonra Kara'ya gece için bir arkadaş bulacağız, bulamazsak Alex'e kaldın artık" diye dürtükledi kankasını gülümseyip göz kırparak. Aslında alternatifi, Alex'le olmasını pek istediği söylenemezdi, ama kankasını mutlu ederse canını bile vermeye razıydı şu anda.

.

"Alex, yine döktürmüşsün." demişti Kara , Alex anlamamış baktı arkadaşına . Bir şey yapmamıştı ki . Özel eklediği bir şey yoktu. Şişeyi getirmiş ve yanına da her zaman yedikleri o muhteşem çerezden koymuştu kaseye . " Demek o kadar kötü " diye düşünmeden edememişti . Neydi Kara'nın bu kadar çökmesine ve yüzünden hiç silinmeyen gülümseyişin kaybolmasına neden olan şey?

Kara gazete küpürünü çıkarınca Alex uzanmış ama Carina kendinden önce davranmış almıştı Kara'dan . Shot bardakları boşaldıkça Alex dolduruyordu geri . Gerçekten muhteşem bir içkiydi hakkını vermesi gerek. Carina gazete küpürünü geri uzatınca Alex alıp incelemişti .

"Psikiyatri Öğrencisi Kilisede Kayboldu" yazısını görmüştü . Bu kaçırılma olayından hiç bahsetmemişti , farkında olmadan bile ağızından kaçırmamıştı bununla ilgili bir şey. Carina Kara'nın yarasını incelerken Alex küpürü okumayı bitirmiş Kara'nın önüne koymuştu . Yaraya yaklaşıp baktı inceleyerek , hala hayatta olmasına şaşırmıştı böyle bir yarası olduğunu görünce. Derin ve acı verici duruyordu yara.

Alex yaraya dalıp gitmişken  "Her neyse. İşte benim hikayem böyle." demişti Kara ve Alex gözlerini çekmişti yaradan . Arkadaşına buruk gülümseyip shot attı bardağında duran , bu gece yaşanılanları unutturacak cennet içkisini . "Tabii arada f*ckbuddylerim olmadı diyemem, ama hiç biri James'in yerini tutmadı." . Kara'nın f*ckbuddyleri mi olmuştu ne?! Nasıl ya? ne kadar çok olmuştu ki? Neden bilmiyorlardı hiç? Hem James... Kara'nın üzerinde bu denli izini bırakan, en yakın arkadaşını etkileyen kişiyle seve seve tanışmak isterdi bir gün , tabii eğer yaşıyorsa. Carina'nın bakışını yaklamıştı , gözlerine bakıp gülümsedi Alex Carina'nın

Hayal edememişti . 6 ay boyunca bir odada kapalı kalmak... Gün yüzü görmeden , güneş doğdu mu , battı mı? bilmeden. Dünyanın değişikliğine tanıklık edemeden. Hayal bile edemiyorken arkadaşının böyle bir şey yaşaması... Akıl sağlığının sağlam kalmasına şaşırıyordu.Ve aşık olmuştu ... Başka biri anlatsa güler geçerdi ama gerçekte oluyormuş demek ki böyle şeyler

Bunları düşünürken Carina'nın  "Sonra Kara'ya gece için bir arkadaş bulacağız, bulamazsak Alex'e kaldın artık" demesiyle kendine gelmişti . " Sen rahat ol kankam benim , biz sana cici cici erkekler buluruz , hem burası açık büfe bak ! " dedi eliyle barı göstererek . " Seç beğen al götür , baktın beğenmedin gel geri iade et " dedi sırıtıp . Kara'nın böyle şeylere , bu tür esprili şeylere güldüğünü biliyordu " Haksız mıyım seksi şey ? " dedi Carina'ya bakıp göz kırptı " Sende bir şeyler söylesene " dedi doldurdu bardakları . Kara'ya kalmayı kabul etmemiş miydi yani?

" Bu gün her şeyi dökeceksin içindeki ve bizde senin yanında olacağız " dedi shot bardağını alıp kaldırdı havaya. " Yaşanan tüm acılara , üzüntülere , korkulara , çarezliklere içelim . İçelim ki onları bu gece buraya gömelim " dedi gülümseyerek

Arkadaşlarının bunları bilmesi içini rahatlatmıştı. Onca yıl herkesten sakladığı bu sırrı en yakın arkadaşlarına söylemişti ve daha önce söylemediği için kendini suçlu hissediyordu.

"Bulamazsak, Alex'e kaldın artık." demişti Carina. Kendini kötü hissetti Kara. Carina'nın böyle bir şeyden hoşnut olmayacağını biliyordu Kara. Gülümsedi arkadaşına. "O kadar büyük bir şeyi idare edemem ben" diyerek göz kırptı ve içkisini dikti kafaya.

Etrafına baktı. Alex ona açık büfe olduğunu söylemişti buranın. Haklıydı da. Etrafı yakışıklı doluydu. Ama o yakışıklı birini istemiyordu. Bu gece ise sevişmeye hiç niyeti yoktu. O sadece James'i istiyordu. Bazen düşünüyordu gerçekten aşık mıydı James'e yoksa saplantı mıydı diye. Sonra James'in gülen gözleri aklına geliyordu ve emin oluyordu aşık olduğuna.

"İçelim ki onları bu gece buraya gömelim." Alex'in sesi ile kendine geldi. Gözleri doldu ama hemen gözlerini kırpıştırdı. Arkadaşları, aileye dönen arkadaşları... Hep yanında olmuşlardı ve olmaya da devam edeceklerdi biliyordu. İkisinin de elini tuttu ve "Sizi gerçekten çok seviyorum." Elinin tersi ile gözlerini sildi. "Şimdi bu meseleyi arkamızda bırakalım ve biraz dans edelim. WOOOOHOOO" bardağı kafasına dikti ve Carina'nın da elinden tutarak kaldırdı onu. "o çocukları daha da çıldırtmalısın Carina!" diye fısıldadı arkadaşının kulağına.

Sarhoş oluyordu. İzin verdi kendine. Yarın işe gitmek zorunda değildi sonuçta. Sabaha kadar dans edip, sarhoş olacaktı dostları ile.

.
    Carina'nın Alex teklifine Kara "O kadar büyük bir şeyi idare edemem ben" diye cevap vermişti. Alex ise kıza "Sen rahat ol kankam benim, biz sana cici cici erkekler buluruz, hem burası açık büfe bak! Seç beğen al götür, baktın beğenmedin gel geri iade et" demişti. İkisi de kabul etmemiş miydi? "Haksız mıyım seksi şey?"

     Carina istemsiz yüzünün kızardığının farkındaydı. Dikti içkisini kafaya, ve Alex'in doldurmasını beklemeden arkaya uzanıp bir şişe vodka ve bardak aldı, doldurdu. Niye başkası ile yatmıyorsun be adam?! Dikti bardağı kafaya, tekrar doldurdu. Tamam kurtadamsın ama köpek de değilsin! Bir bardak daha gömmüştü! Bu kadar sadık olma! İnsan biraz şerefsiz, ya da biraz p*ç olur ya?! Bardağı doldurmayı kesmiş, direk şişeyi dikmişti kafaya. Sakinleşmesi, sarhoş olması gerekiyordu bunun üstüne. Daha genç ve seksiydi! Birine bağlanmak için önünde uzun bir hayat vardı! Daha ilişki, düğün, ev, çocuk derdi istemiyordu! Gençliğine daha doymamıştı.

    Gerçi Alex'le bir gelecek fikri de hoş....HAYIR! Kendine gel Carina!

    "Bugün her şeyi dökeceksin içindeki, ve biz de senin yanında olacağız" dediğini duymuştu Alex'in. Carina da eğlence düşkünlüğünü ve gençliğini bahane ettiği bu bağlanma sorunlarını dökse miydi?

    "Yaşanan tüm acılara, üzüntülere, korkulara, çarezliklere içelim. İçelim, ki onları bu gece buraya gömelim"

    Alex'ten belki birazcık, azıcık, bir miktarcık hoşlanıyor olabileceği gerçeğini de açıklasa mıydı? YOK BE! Alex'inde dediği gibi içelim ki gömelim! Carina da bağlanma sorunlarını ve Alex'e besliyor olabileceği duyguları litrelerce alkolün altına gömecekti! Biraz daha içti vodkasından. Sonra bir elin elini tuttuğunu hissedince içmeyi kesip baktı. Kara'ydı bu. Ve duygusal duruyordu. Oha! Ya Carina burada dana gibi içki gömüyordu, Kara sarhoş muydu şimdiden?! Haksızlıktı ama bu! Carina o an 13 yaşından beridir manyak gibi içiyor olmasına lanet okudu. "Sizi gerçekten çok seviyorum." demişti duygusal şey. Ama ya! Şimdi Carina da duygulanmıştı! Ama Kara "Şimdi bu meseleyi arkamızda bırakalım ve biraz dans edelim." deyip, bir shot attıktan sonra "WOOOOHOOO" diye çığlık atınca tüm duygusallık balonu pof diye sönmüştü.

    Ama sarhoş arkadaşı Carina'yı elinden tutup dansa kaldırırken "O çocukları daha da çıldırtmalısın Carina!" dediğinde resmen vahi inmişti kıza. Haklıydı ya! Çıldırtmalıydı bu yaramaz çocukları! Birini yatağa atabilirdi böylece! Çünkü şu anki bu ilişki durumu sebepli ortaya çıkan krizinden kurtulurdu. Alex dışında herhangi birisi olsa yeterdi. Mesela şu kendine dayayarak dans eden arkadaş olabilirdi? Carina arkadaşının elini bırakmış, çocukla dans ediyordu hiç utanmadan ateşli ateşli, sürtünerek. İçtiği onca alkol ve gürültülü müzik, ah başı çok güzel dönüyordu. Kendini kollarında dans ettiği çocuğun kollarına bırakmıştı adeta.

    Çünkü Carina'nın ne ilişkiye, ne de bağlanmaya ihtiyacı vardı. Tek ihtiyacı eğlenmekti! Özellikle Alex Xanway'den başkası ile eğlenmek.